5 Mart 2019 Salı

Radikaldeki Tartışmalara Devam...

Radikalde devam eden tartışmalar sırasında ediz05 adlı kullanıcı aşağıdaki mesajı göndermiş. Önce mesajı, sonra da ona verdiğim kısa yanıtı yaınlayıp, daha sonra tek tek bütün yazdıklarını burada yanıtlayacağım.
Bakalım ediz05 ne demiş:
"neptunnet,
Evrimin kanıtlara emin ol çok ihtiyacı var,sizin kanıt diye sunduğunuz saçmalıklar kanıttan ziyade masalsı bir anlatım içeriyor.Size günlerdir sorulan sorulara adamakıllı bir cevap veren olmadı.Yaptığınız tek şey kelime oyunu yaparak olayı amaçtan saptırmak.Evrimi bilmediğimizi düşünüyorsanız yada yanlış kaynaklardan yaralandığımızı iddia ediyorsanız şöyle yapalım,siz ilk canlı oluşumuyla birlikte bugune kadar gelen süreci şuraya açık açık yazın.İlk canlı nasıl oluştu,sonra ne oldu,insana nasıl ulaştı,insanda neden durdu devam etmedi,evrimin amacı insana ulaşmakmıydı,bundan sonra ne olacak,insana ulaşana kadar olan geçiş aşamalarında canlıların yaşamlarını idame ettirecek organlar,sistemler nasıl oluştu,bunu organıze eden neydi,gözler neden vücudun en uygun yerınde oluştu ve tabıkı kulak, burun, ağız,eller,kollar,neden farklı yerlerde oluşmadıda nedense en uygun yerde yerini aldı?Diğer organları hiç saymıyorum.İnsan evrim deyince kendine yüzlerce binlerce soru soruyor.Bu soruları siz kendinize sormuyormusunuz? Sorduğunuzda ne cevap alıyorsunuz? Evrimin %100 gerçek olduğuna eminmisiniz yoksa Yaratıcı'ya teslim olmaktan mı korkuyorsunuz? Alternatif bir teori ortaya atılsa ve size daha mantıklı gelse evrimi ne yaparsınız? Size sorular bitmez ama şimdilik ne olur,rica ediyorum bu sorulara bir cevap.Lütfen artık biri konuyu saptırmadan sorulan sorulara ciddi bir şekilde cevap versin.Bekliyorum.Bugüne kadar yazılan yorumları oku demeyin.Onlardan ikna olamadığım için soruyorum soruları.Cevabınızı bekliyorum..."
Bu mesaja kısaca aşağıdaki yanıtı gönderdim. Tartışma alanı uzun uzun anlatımlar için uygun olmadığından, tek tek bütün yazılanları burada yanıtlayacağım.
"ediz05,
Sen de sahtekâr ankötörün gazına gelenlerden biri olarak başlamışsın aynı şeyleri söylemeye. Tartışmalarda daha önce de belirttiğimiz gibi, ilk canlının ortaya çıkışıyla ilgili bazı varsayımlar ve çalışmalar olmakla birlikte, bu konu kesin bir sonuca ulaştırılamamıştır. Evet, bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Ortada sadece varsayımlar var. Ama zaten evrim teorisi de ilk canlının nasıl ortaya çıktığını değil, canlılardan yeni türlerin nasıl ortaya çıktığını açıklar. Ve bunu da bugüne kadar oldukça başarılı açıklamıştır.
Sizin ilk canlı ile ilgili bir bilimsel açıklamanız var mı? Kitaba göre yanıt verme ihtimaliniz pek kalmadı. Kitabın hatalarla dolu bir kurgulama olduğunu göstermiştim. Eser hatalı olunca, eserin sahibi de şaibeli hale geliyor. Yani, adam gibi (ya da bir edebiyatçı gibi diyelim), kurgulama hatası yapmadan bir kitap yazmayı beceremeyip de bütün bu canlıları nasıl oluşturabiliyor merak konusu.
Bir sonraki kitabında bu eleştirilerimizi dikkate alıp kurgulama hatası yapmadan yeni bir eser ortaya çıkarırsa, o zaman bu önermenizi tekrar görüşebiliriz."

Şimdi gelelim soruların tek tek yanıtına:
"siz ilk canlı oluşumuyla birlikte bugune kadar gelen süreci şuraya açık açık yazın"
Verdiğim kısa yanıtta bu soruya şu cevabı vermiştim.
"Tartışmalarda daha önce de belirttiğimiz gibi, ilk canlının ortaya çıkışıyla ilgili bazı varsayımlar ve çalışmalar olmakla birlikte, bu konu kesin bir sonuca ulaştırılamamıştır. Evet, bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Ortada sadece varsayımlar var. Ama zaten evrim teorisi de ilk canlının nasıl ortaya çıktığını değil, canlılardan yeni türlerin nasıl ortaya çıktığını açıklar."
Buna ek olarak bu konuda yapılan çalışmaları sıralayabiliriz

10 Mayıs 2009 Pazar

Radikalde silinen son mesajım

Radikalde silinen son mesajım:
ediz05,
Sen de sahtekâr ankötörün gazına gelenlerden biri olarak başlamışsın aynı şeyleri söylemeye. Tartışmalarda daha önce de belirttiğimiz gibi, ilk canlının ortaya çıkışıyla ilgili bazı varsayımlar ve çalışmalar olmakla birlikte, bu konu kesin bir sonuca ulaştırılamamıştır. Evet, bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Ortada sadece varsayımlar var. Ama zaten evrim teorisi de ilk canlının nasıl ortaya çıktığını değil, canlılardan yeni türlerin nasıl ortaya çıktığını açıklar. Ve bunu da bugüne kadar oldukça başarılı açıklamıştır.Sizin ilk canlı ile ilgili bir bilimsel açıklamanız var mı? Kitaba göre yanıt verme ihtimaliniz pek kalmadı. Kitabın hatalarla dolu bir kurgulama olduğunu göstermiştim. Eser hatalı olunca, eserin sahibi de şaibeli hale geliyor. Yani, adam gibi (ya da bir edebiyatçı gibi diyelim), kurgulama hatası yapmadan bir kitap yazmayı beceremeyip de bütün bu canlıları nasıl oluşturabiliyor merak konusu.Bir sonraki kitabında bu eleştirilerimizi dikkate alıp kurgulama hatası yapmadan yeni bir eser ortaya çıkarırsa, o zaman bu önermenizi tekrar görüşebiliriz.
Neptunnet

___________________________________________________________________
Bu mesajım öyle zannediyorum ki Harun Yahya Tarikatının tehditleri sonucunda Radikal'deki yorumlar arasından çıkartılmıştır.

8 Mayıs 2009 Cuma

Radikalde Süren Evrim Tartışmaları

Merhaba,
Aşağıdaki yazı Radikal gazetesinde http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=932528&CMessageID=449754#fc449754 adresinde hala devam Fok ve karadaki atası arasındaki eksik halka bulundu başlıklı haber çerçevesindeki tartışmalar sırasında yayınlanmak üzere radikale gönderdiğim, ancak neden gösterilmeden yayınlanmayan mesaj metnidir.
Radikal gazetesinin Harun yahya (Adnan Oktar) Tarikatının baskıları nedeniyle bu tür yazıları yayınlamaktan kaçındığını düşündüğüm için yazıyı kendi blogumda yayınlayıp link vermeyi daha uygun buldum.
Önce yayınlanmayan mesajımı, dahasonra da konu ile ilgili olarak yayınlanmış 2 mesajımı buraya koyuyorum.
___________________________________________________________________
Mükemmel bir eserin kurgulama hatası olmamalıdır. (Yayınlanmayan Yazı)

Ben 13 yaşındaki bir çocuğun bile görebileceği basit bir örnek verdim ve bunun bir kurgulama hatası olduğunu söyledim. Ne demek kurgulama hatası. Eğer Kur'an gerçekten Allah kelamı olmuş olsaydı mesajımda belirttiğim kurgulama hataları mevcut olmazdı. Bu hatalar nereden kaynaklanır? Elbette bu hatalar Allah kelamını aktardığını belirten Muhammed'in hatalarıdır. Bu gibi hatalar Kur'an da pek çoktur. ctozman'ın ifade ettiği gibi "Bu Kuran'ın sıkça rastlanan ifade biçimlerinden biridir."
Zeynepçe, Fatiha suresinin tamamı dua şeklindedir. Yani burada son 4 ü duadır demen bile sureyi anlamadan okuduğunun kanıtıdır. Giriş cümlesi olması itibariyle hadi buna tamam diyebiliriz. Böyle dua ediniz denmemiştir. Tamam. Peki şunlara ne dersiniz:

{ Başkasına değil, yalnız Allah'a kulluk edin. Kuşkusuz, ben size O'ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim. [11- Hud Suresi 2)]}
{ O hâlde Allah'a koşun. Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. [51- Zariyat Suresi 50)]}
{ Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. [51- Zariyat Suresi 51)]}
{ Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte bu, Rabbim Allah'tır. Yalnız O'na tevekkül ettim ve ancak O'na yöneliyorum. [42- Şura Suresi 10)]
{ Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim. [6- Enam Suresi 104)]}
{ Size Kitab'ı (Kur'an'ı) hak olarak indiren O iken ben Allah'tan başka bir hakem mi arayacağım?" (de)*. Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde, sakın şüphecilerden olma.. [6- Enam Suresi 114)]} (Not: * ile işaretlediğim (de) Diyanet çevirisinde çeviren tarafından aslında olmadığı halde ayetin bütünlüğünün bozulduğunu anladığı için konulmuştur, aslında bu (de) yoktur)

Görüldüğü gibi bu ayetlerin hepsi Kuran’da Allah kelamı değil, Muhammed’in sözü olarak yer almaktadır. Bu ayetlerin hiçbirinde, de, de ki, deyin ki gibi bu sözlerin bu şekilde Muhammed’in aktarmasıyla söylendiğine ilişkin belirteç bulunmamaktadır.
Ben diyorum ki, eğer Kur’an-ı Kerim Allah Kelamı olsaydı, bu gibi hataları içinde barındırmazdı, bu ifade yanlışlıklarının kurgulama sırasında Muhammed tarafından yapıldığı açıktır. Yani bu kısımlar gözünden kaçmıştır. Bilmem anlatabildi mi?
___________________________________________________________________

Yorumları aldık kimse çelişkinin kıyısından geçmemiş, herkes etrafını dolanmış. (2)

Önce 13 yaşındaki oğlumun yorumu: “Baba, bu ayet Allah sözü değil mi? Öyleyse neden bu ayette Allah ben onları kahredeceğim demiyor da ‘Allah onları kahretsin’ diyor.” Benim yorumuma gelince, eğer bu ayet Allah sözüyse, ki ayetin anlatım biçimi doğrudan böyle olduğu şeklindedir. Yani burada ikinci veya üçüncü kişinin ağzından söz söyletme söz konusu değildir. Allah bu söylentileri çıkaranları kahredeceğine (ya da onları kahredeceğim diyeceğine), onları Allah’a havale ediyor. Yani kendi kendisine. Bu çelişkiyi görmüyor musunuz?_______ Bunun gibi Fatiha 5-7 (1/5-7), Hud 2 (11/2), Zariyat 50,51(51/50, 51), Şura 10, En’am 104 (6/104), En’am 114 (6/114), Meryem 64 (19/64) ayetlerini okuyan herkes benzer çelişkiyi görecektir. Nedir bu çelişki, ayetin gelişi Allah’ın kelamı olarak başlamakta iken, bitişi peygamber sözüdür. _______Bildiğiniz gibi İslam inancına göre Kur’an, İncil, Tevrat ve Zebur Allah tarafından gönderilmiştir. Bunlardan Kur’an dışındaki kitapların yazımı, geçmiş zaman anlatımı şeklindedir. Kur’an ise Allah’ın hitabı biçiminde yazılmıştır. Allah’ın sözlerinin, emir ve öğütlerinin Cebrail adlı melek vasıtasıyla ve vahiy yoluyla peygambere iletildiğine inanılır. O yüzden “Kur’an Allah kelamıdır” denir. Allah’a ait olmayan sözler ise “kul” , “kûlû” veya “kâle” yani “de ki”, “deyin ki” veya “dedi ki” sözcükleriyle belirtilmiştir. Bundan dolayı birçok ayet “de ki” anlamına gelen “kul” kelimesiyle başlar. Bu şekilde başlamayıp, ya da ayet içinde bir yerde bu sözcükler kullanılmayıp da aktarılan yukarıda örneğini verdiğim ayetlerde ise, açıkça söze Allah kelamıyla başlanmış ve ardından gelen tamamlayıcı ifade peygamberin sözü olarak bitmiştir._______ Bunlar dışında, Zümer 10 (39/10), Bakara 97 (2/97), Enbiya 112 (21/112), Zuhruf 11 (43/11) gibi ayetlerde de “De ki” kullanılışı hatalıdır, cümlenin iç yapısıyla uyuşmaz._______ Bütün bunlardan ne çıkar? Bunu okuyucuya bırakıyorum. Benim yorumum bellidir. Belki buna bir kurgulama hatası diyebiliriz. Sonuçları ise büyük bir tartışma yaratacak boyuttadır. ___________________________________________________________________________
Nerede yorumlarınız? (1)

Bir önceki mesajımda bir ayet vardı, okuduğunuz muhakkak. (mesajıma (-) puan bile vermişsiniz) Peki nerede cevabınız? Nasıl yorumluyorsunuz bu ayeti. Sizin yorumlarınızı aldıktan sonra, bu ayete dikkatimi çeken 13 yaşındaki oğlumun yorumunu da ekleyeceğim. 13 yaşındaki oğlumun gördüğü çelişkiyi siz görebildiniz mi merak ediyorum? Çıkarın başınızı kumun altından, gerçekler dışarıda sizi bekliyor. Madem ki Kur'an-ı Kerim'de tüm bilimsel gelişmeler yer alıyor, o zaman neden bu bilimsel gelişmeler Kur'an'ı ezbere bilen İslam ülkelerinde değil de, kapağını açmamış Batı ülkelerinde gerçekleşiyor? Buyurun bu ayeti de yorumlayın, ne gibi bilimsel gerçeklerin habercisi olduğunu açıklayın. Bana göre bu ayette açıklaması sizce imkansız bir şey var bu nedenle görmezden geliyorsunuz. Bu yetmez der ve çok ısarar ederseniz yeni ayet örnekleri de verebilirim. Bu ayeti gördükten sonra kısa bir araştırma ile başka açıklanması gereken şeylerin de var olduğunu gördüm. İşte ayet buyurun yorumlayın: ___ooo____Diyanet 9:30 Yahudiler, "Üzeyr, Allah'ın oğludur" dediler. Hıristiyanlar ise, "İsa Mesih, Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!__ooo__ (Bu ayet üzerine yorumlarınızı alalım, ben daha sonra kendi yorumlarımı açıklayacağım)

22 Nisan 2009 Çarşamba

Yıllar Sonra Merhaba

Merhaba,

Türkiye'nin gün be gün karanlık bir dehlize doğru itilmesi, bilimin aydınlığından taassubun karanlığına sürüklenmesinden rahatsız olan herkesin katkı sunabileceği blogla yola devam etme fikri giderek kafamda daha çok netleşmeye başladı.

Zaman zaman çeşitli platformlarda katıldığım evrim teorisi ile ilgili tartışmaları buraya aktararak, ziyaretçilerimin de bu tartışmalardan haberdar olmasını istedim. Bilimin aydınlığını karartmak üzere yola çıkanların ilk saldırdıkları konu Evrim Teorisi oldu. Çeşitli platformlarda yapılan tartışmalarda, evrim karşıtı tartışmacıların en çok Harun Yahya takma adıyla binlerce site ve yüzlerce yayınla bilime, aydınlığa karşı savaş açan bir kişinin, hiç bir bilimsel temeli olmayan, sadece bilimin yolunu karartıp, insanları çaresiz bırakarak inançların esiri yapma amacı güden, karanlık bir kişinin yaydığı saçma ve yalan yanlış bilgilerden beslendiklerini farkettim. Bütün bunları gördükten sonra insanlığı karanlığa itmek isteyen bir anlayışa karşı bilimin aydınlık yolunu rehber edinerek mücadele etmeye karar verdim.

İlk blog yazımda evrim konusunda birkaç temel bilgiye yer veriyorum. Daha sonra çeşitli platformlardaki tartışmaları, yazıları aktararak devam edeceğim.

EVRİM NEDİR ?

Biyolojik evrimin en basit tanımı, değişerek türemedir. Bu tanım hem küçük ölçekte evrimi (yani bir popülasyonun içinde gen sıklıklarının nesilden nesile değişmesini) hem de büyük ölçekte evrimi (yani aradan bir çok nesilin geçmesiyle ortak bir atadan farklı türlerin türemesini) kapsar. Evrim yaşamın tarihini anlamamızı sağlar.

Etrafımızdaki bir çok şey zamanla değişir. Ancak bunların hepsine biyolojik evrim denemez. Örneğin ağaçlar yapraklarını döker, sıradağlar yükselip erozyona uğrar, fakat bunlar biyolojik evrime örnek oluşturmazlar, çünkü bu değişimlerde genetik kalıtım ile türeme yoktur.

Biyolojik evrimde temel fikir, Dünya üzerindeki bütün yaşamın ortak bir atası olduğudur. Tıpkı sizin büyükannenizin kuzenlerinizin de büyükannesi olması gibi...

Değişerek türeme sürecinin sonunda Dünya'daki yaşamın ortak atasından bugün fosillerde ve etrafımızdaki canlılarda gördüğümüz inanılmaz çeşitlilik oluştu: İnsanlar ve meşe ağaçları, serçeler ve balinalar... Evrim hepimizin uzaktan akraba olduğumuz anlamına geliyor.

Evrimin ana fikri, yaşamın bir tarihi olduğu yani zaman içinde değiştiği ve farklı türlerin ortak bir ataya sahip olduğudur.